6.07.2011

"Ember Moon"

Kelimenin gücünü bilmiyorsan harflere hükmedemezsin "Ember Moon"
 
İnsanoğlu her zaman kaybettiklerini bir altın gibi tepside görmekle yetinebilir.Ellerinden birşey gelmez sadece bakar.Ember Moon
 
Dil esnek olduğundan dolayı dilin söylediğine asla bakmam. Tek yalan söylemeyen insanın hareketleridir."Ember Moon"

Hz.Mevlana

Aldırma söylenenlere! varsın seni görenler seni bir ot sansın. Sen gül ol da senin uğruna ötmeyen bülbül utansın. Hz.Mevlana
 
Hiç Görmediğim Bir Sevinç; Kapına Geldim... "Kim O" De Yeter ki; Sen Kim Olmamı İstiyorsan O Olmaya Geldim...Hz.Mevlana
 
Taş yeşermez geçmiş olsa da Nevbahar,
Toprak ol da bak nasıl güller açar.
Taş gibi idin çok gönül kırdın,yeter,
Toprak ol,üstünde hoş güller biter.

`Kişi kim olduğunu bilmek isterse, kimleri sevdiğine baksın. . ! (Hz. Mevlana)
Susmakla canın özü, yüzlerce gelişmeye ulaşır. Ama söz, dile geldi mi, öz harcanır."Hz.Mevlana"
 

Cüneyt Suavi'den ibretlik bir hikaye!

b_360_0_0_00___files_images_content_resized-7410-1305191939.jpg
Cüneyt Suavi'den ibretlik bir hikaye;
Yaşlı adam, şehir içindeki bir sokakta ağır adımlarla yürüyor, ara sıra dinlenip tekrar ilerliyordu. Gençlik yıllarında tamamen düz zannettiği bu yolun hafif bir yokuş olduğunu son yıllarda anlamış, ihtiyarlığı bu yüzden kabul etmişti.

Adamcağız, biraz sonra aniden durdu. Gözleri, bir tekerlekli sandalyeyi itmeye çalışan küçük bir kıza takılmıştı. Hem de bayır yukarı.

İhtiyar adama göre, sandalyenin boş olması lâzımdı. Ama yakına gidince şaşkına döndü. Sandalyede, felçli olduğu anlaşılan ve hiç kımıldamadan duran bir adam vardı.

Yaşlı adam, küçük kızla konuşmaya başladı. Sandalyede oturan, biricik babasıydı. Annesiyle birlikte onu gezdirirlerken, kadıncağız bir anda fenalaşmış, aceleyle en yakın eczaneye koşmuştu. Babası da elbette, küçük kıza kalmıştı.

İhtiyar adam, kızın hâlâ sandalyeyi ittiğini görünce:

— Benim melek yavrum!. diye söylendi. Senin gücün onu itmeye yetmez!.

Küçük kız:

— Bunu ben de biliyorum!. diye atıldı. Ama babam için, bir şeyler yapmalıyım.

— Peki, dedi ihtiyar. Madem ki biliyorsun, o zaman itme!.

Küçük kız:

— Babam için bir şey yapmam gerekir, diye tekrarladı. Onun sandalyesini itemesem de, geriye doğru kaymasını engellerim ya!..

Yatmadan önce yapacağımız sünnetler...


 

Yatmadan önce yapacağımız sünnetler...

Nebe’ sûresinde meâlen, “Uykunuzu size bir dinlenme vasıtası yaptık.”1 buyuran Yüce Rabbimiz, uykunun bir nimet olduğunu bildirmektedir.

Uyku bir istirahat vasıtası, gün boyu yorulan vücut makinasının dinlenmesine yardımcı olması, bir sonraki güne daha zinde ve canlı bir şekilde başlanmasına vesile olduğu için nimet olmuştur. Ancak bu ...
nimeti yerli yerinde kullanmak lâzımdır. Çünkü, uykuyu ihtiyacımız miktarınca ve yeterince kullanmadığımız zaman pekçok nimetten mahrum kalabilmekteyiz. Bundan dolayı, bir gaflet ânı olan uyku vaktini iyi ayarlamamız, ondan ancak ihtiyacımız kadarıyla istifade etmemiz gerekmektedir.

Bir hadis-i şerifte, uykuyu ölümün küçük kardeşi olarak vasıflandıran Peygamberimiz (a.s.m.), bundan dolayı uyku ve ölümün Cennette bulunmadığını da ifade ederler.2 Birkaç saat için maddî olarak dünya ile alâkamız kesildiğinden dolayı da uyku, “küçük ölüm” olmakta değil midir? İşte ölüme böyle bir benzerliği olan uykuya dalmadan önce, o ânımızın ibadet içinde geçmesi için hazırlıklı bulunmamızda fayda vardır. Bu durumda, nasıl ölmeden önce mümkün oldukça dua, ibadet ve zikirle ona hazır olmaya çalışıyorsak, uykudan önce de aynı şekilde hazırlıklı davranmamız gerekir. Çünkü uyuduktan sonra tekrar uyanabileceğimize dair garantimiz yoktur.

İşte, uyumadan evvel neler yapılması gerektiğini, nasıl bir hazırlık icap ettiğini Peygamberimiz (asv)’in tatbikî sünnetinden öğreniyoruz. Peygamber Efendimiz (a.s.m.) yatağa girmeden önce abdest alır, bazı duâlar okur, cephesi kıbleye gelecek şekilde sağ avucunu sağ yanağına koyar, İlâhî tefekkür ve zikir içinde mânâ âlemine dalardı. Seher vakti de erkenden kalkar, huzur ve hüşû içinde Rabbinin dergâhına yönelirdi. Resul-i Ekrem Efendimiz (asv)’in uyku ânı bizimki gibi değildi. Onun gözleri uyusa da kalbi uyumaz, gaflet içinde bulunmazdı.

Peygamberimizin (a.s.m.) uykuya nasıl hazırlandığını ve ümmetine bu hususta neler tavsiye ettiğini bizzat hadis-i şeriflerin meâlerini vererek anlamaya çalışalım:

Hz. Âişe anlatıyor:
“Resulullah (a.s.m.) Felâk ve Nâs Sûrelerini (Kul eûzu’leri) okur, ellerine üfler, daha sonra ellerini bedeninin her tarafına sürerdi.”3

Berâ bin Âzib, Peygamberimizin (a.s.m.) şöyle buyurduğunu rivayet eder:
“Yatağına gireceğin vakit, namaz için aldığın abdest gibi abdest al. Sonra cephen kıbleye gelecek şekilde sağ tarafına yat. Sonra şöyle duâ et: ‘Allah’ım, Senin rızanı dileyerek ve Senin azabından korkarak kendimi Sana teslim ettim. Sırtımı Sana dayadım. Bütün işimi Sana hâvale ettim. Senin azabından, ancak Senin rahmetine iltica edilir. İndirdiğin kitabına, gönderdiğin Peygamberine de iman ettim.’ Bunlar son sözlerin olsun. Sen böyle söyledikten sonra, eğer o gece ölürsen fıtrat (İslâm dini) üzerine ölürsen. Şayet sabaha kavuşursan çok hayır kazanmış olarak sabaha ulaşmış olursun.”4

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayete göre, Peygamberimiz (a.s.m.) yatağa girmeden önce şöyle duâ ederdi:
“Allah’ım! Ey göklerin, yerin ve büyük Arşın Rabbi! Ey bizim ve her şeyin Rabbi! Ey taneyi, çekirdeği yaratan Allah’ım! Tevrat, İncil ve Furkan’ı indiren Allah’ım! Hükümdarlığın altında bulunan her şeyin şerrinden Sana sığınırım. Allah’ım, Evvel Sensin, Senden önce hiçbir şey yoktur. Âhir de Sensin, Senden sonra hiçbir şey yoktur. Zâhir Sensin, Senin üstünde hiçbir şey yoktur. Batın da Sensin, Senden gayrı hiçbir şey yoktur. Borcumuzu kolayca ödememizi nasip et. Bizi fakirlikten kurtarıp zenginleştir.”5

Uyku saatini bu şekilde değerlendiren bir mü’minin, artık sabaha kadar geçen vakti nurlu, bereketli ve sevaplı olacaktır.

Dipnotlar:

1. Nebe Sûresi, 9.
2. el-Aclûnî. Keşfü’l-Hafâ, 2: 329. Hadis No: 2868.
3. İbni Mâce, Duâ: 15.
4. Müslim, Zikir: 56; i, Duâ: 15.
5. İbni Mâce, Duâ: 15; Müslim, Zikir: 61.

(Mehmed Paksu – İbadet Hayatımız)