14.09.2011







Beklemek;
Bir sırra vakıf olmanın yükü altında ezilmek kadar ağırdır.
Bir kez daha bakarsın gidenlere. Bu son görüşün olur.
Sana ait olan ne varsa onlarda kalan, vazgeçersin hepsinden.
Yüzünde, o güne kadar ki sana en çok yakışan gülümsemen.
Ellerinde ne veda anındaki heyecan ve hasret, ne de keder.
Sen, bu yalnızlığı tek başına yaşarsın.
Beklemek;
Ağlamaktan yorulan bir çocuğun iç çekişi kadar hüzün vericidir.
Yüreğini yaslayacak birini ararsın. Zaman biraz daha uzar sanki.
Her yeni günü bir öncekiyle aynı yaşarsın.
Yüzünde, o güne kadar ki verilen sözlerden sakladığın bir yorgunluk.
Artık hiç kimseye inanmazsın.
Sen, uzun zaman önce kaybedilmiş bir iddiasın.
Beklemek;
İlk kez uçacak olan kuşun kanatları kadar hafiftir.
Asla vazgeçmezsin ve kendine ait bir hikayen olur.
Yağmurları gözlersin, yere düşen yaprakları.
Soğuk, habersiz gelen bir misafir gibi telaşa verir seni. Ona da alışırsın.
Yüzünde, o güne kadarki yaşadığın hayal kırıklıklarından kalma bir sükunet.
Son kez gözden geçirip yırtarsın adres defterini.
Sen, unutulan bir şiirin son mısrasısın.
Beklemek;
Beğenerek okuduğun bir kitabın son sayfasına gelmek kadar heyecan vericidir.
Adını hatırlatmaya yarayacak bir hayatın olur.
Hayallerini sırayla terk eder ve her gece uykuya, belki güzel bir rüya görmek için yatarsın.
Yüzünde, o güne kadar ki umutlarının son çığlığı.
Açılan her kapının ardındaki boşluk bıktırır seni.
Sen, yanlış adrese gönderilen bir mektup kadar uzaksın.

Beklemek;
Ayrılık anında söylenilen sözler kadar akılda kalıcıdır.
Arkanı döner ve içindeki çocuğa bir şans daha tanırsın.
Kopan her fırtınada bir ayna kırılır içinde.
Yüzünde, o güne kadar ki mutluluklarından çoğalttığın bir teselli.
Ellerini güçlükle cebine sokarsın.
Sen, fotoğraf albümünün sayfaları arasında kalan bir hatırasın.
Beklemek;
Yetim çocuklar gibi kimsesiz kalmaktır. Her gün içini ısıtacak bir yakınlık ararsın.
Ağaçtan kopan son yaprak da düşer yere. Gözlerin ufka bakmaktan yorgun, kendi haline ağlarsın.
Yüzünde, o güne kadar ki yaşadığın kederlerden bir çizgi.
Adımlarını anlamsızca atarsın.
Sen, deniz kenarında kumların üzerine yazılmış güzel bir söz kadarsın.
Beklemek;
Belki de dipsiz bir kuyuya taş atmaktır. Ne bir ses gelir kulağına, ne de sen bir ses ararsın.
Belki biri daha gelir yanına ve onunla derde yanarsın.
Yüzünde, uzun zamandır beklediğin haberlerin sevinci. Artık kendine daha yakınsın.
Sen bilinmez bir geleceğe atılan ilk adımsın.
Beklemek;
Bir müjdeye yüreğini yatırmaktır. Herkes gelip geçer yanından ama sen kalırsın.
Ardından seni anlatan bir şiir yazılır. Omuzlarındaki yük kalkar, kuş gibi dallara konarsın.
Yüzünde, seher vakitlerine aşina olmanın ışığı. Yaşadığın mutluluğu anlatacak bir dost ararsın.
Sen, kırkikindi yağmurları sonrasında rengarenk açan bir gökkuşağısın.
Beklemek;
Güneşin doğuşuna şahit olmaktır. Bir nehir kenarına uzanır ve gökyüzüne bakarsın.
Bulutlar el sallar uzaktan. Herkesin unuttuğunu sadece sen hatırlarsın.
Yüzünde, asırlık çınar ağaçlarının gölgesinden kalan bir serinlik.
Artık bütün hatıralarda ismine rastlanır.
Sen, bir çocuğun rüyasındaki Zümrüdüankâsın.
Beklemek;
Geç kalınan bir hayata yeniden başlamaktır.
İçindeki bütün pişmanlıkları atar, arkadan gelenlere yer açarsın.
Tutar, itiraz kaydı düşersin sonradan yaşanacaklara.
Yüzünde, yeniden okunmuş bir ayetten işaret.
Anlatılan bütün mazeretlerin kabul edilecek yanları vardır.
Sen, yeni doğan bir bebeğin nefesindeki sıcaklık kadar cana yakınsın.

Beklemek;
Güzel geçen bir günün akşamında dostlarınla sohbete dalmaktır. Akıp geçer zaman ve bunu ancak gece bittiğinde anlarsın. Gitmek, aslında beklenebilecek bir yer aramaktır. İçindeki kuşkular bir bir dağılır. Yüzünde, kabul olmuş duaların bereketi.

Elbette birazda sabırdır beklemek, O’ndan gelen her şeye sabır…
Ve beklemek her şeyin şükre durmasıdır sessizce,
Derin sessizlikteki yerini alırsın; soluduğun havaya, içtiğin suya, attığın adıma, kederi sevince döndüren dost eline…
Her şeye şükür Ya Rab.
Şimdi Bana EN Çok Yakışan Mevsimdir Sükut ..!