22.06.2013

Gönül yandıkça sevdasına kanar, sabır ile yaşar!

 
 
Yanan bir şey olunca
Su gelir aklımıza, söndürmek maksadıyla
Gönül hevesin, heyecanın, maceranın harıyla tanınmaz
Edebin, nezaketin, hassasiyetin, ihlâs ve inayetin hasredilmesiyle boşa yorulmaz
 
 
Çocuk geçmişini bilmeli
Şefkate tamahkâr olmadan hali çözülmeli
Her emel ve heves için asla emrine girilmemeli, hayâ öğretilmeli
Naz için gözyaşına değer verilmemeli, duygusallık bedellidir, gerekçesiyle gidilmeli
 
 
İnsan kendini tanımadan
Hilkat ve aidiyetini sorgulamaktan kaçınmamalı
Onur ve itibar iman esası ve ihsan sevdası aşkıyla kavranmalı
Halis olmayan her niyet ve amelin seyir halinden içtinap ederek, uzak durulmalı
 
 
Evladın çocuğu olunca titrer
Her durumundan bir şekliyle haberdar olmak ister
Ve hatta onun için annenin nazını dinler, muvazene içinde olmayı öteler
Gösterdiği o hassasiyeti, kendini büyütenden esirger ve hatta ziyadesiyle hizmet bekler
 
 
Güya okumuş ve bilinçliler
Heves ve keyfiyet için didinirler, gerekli derler
Ekonomik sıkıntı içinde ve borçlanarak hala avunmayı isterler
Sıkıştıklarında çocuğun masrafı bitmiyor ki, hayat bunlar sız çekilmiyor ki diye öykünürler
 
 
Yabancı konukların yanında
Ne derler kaygısıyla riya ve tak iyeye bulaşırlar
Akaide ve amel noktasında sanki sorumsuzlar, maslahata dalarlar
Kendileri için lazım ve elzem olan, edep ve maneviyatı bir kültür olarak yaşarlar
 
 
Cicim ayları geçince
Bin bir bahane ile nefeslenmek ve ah u figan etmek dilde
Artık sıkılma ve göze batma andıçları başlamıştır, yalnızlık veya başka bir mekân nerede
İnsan kalbini keşfetmeli, nefsini terbiye etmeyi azmetmeli, hakkaniyet bilinmezse gönül yanması beklenmemeli..
 
 
Mustafa CİLASUN