31.05.2013

 
 
 
İnsanlar Kirletmese Her Yer Tertemiz!
YAĞMUR yağıyor, önce havayı temizliyor...
Havada savrulan tozlar, biriken gazlar yere
iniyor... Pırıl pırıl oluyor atmosfer... Sonra
yere düşüyor damlalar, bütün kiri söküp
çıkartıyor... Ardından akışa geçiyor, küçük
derecikler oluşturuyor... Önüne gelen
süprüntüleri alıp ırmaklara götürüyor...
Irmaklar da denizlere taşıyor yükünü... Bu
maddeler denizdeki canl...
ılara rızık oluyor...
Yeryüzünde kullanılan suyun temizlenmesi
gerek... Nasıl olacak bu iş? Bizi aşar... Bu
da gerçekleşiyor... Yeryüzünün buhar
kazanları olan denizler, göller, su
birikintileri buhar olup göklere çıkıyor...
Her gün milyarlarca metre küp su... Bir
pompalama işi var yerden göğe... Akıllara
hayret veren bir biçimde çalışıyor bu
pompalar... Göğe yükselen buhar, bulut
oluyor... Sonra yağmur olup suluyor yerin
yüzünü... Üstelik karalara geliyor bu
bulutlar... Rüzgâr adlı başka bir görevli işini
o kadar güzel yapıyor ki... Koyunlarını
güden bir çoban gibi güdüyor bulutları,
taşıyor karaların üstüne... Sonra damlalara
dönüşüyor buhar kümeleri... Temiz,
damıtılmış bir su iniyor yerin yüzüne... Her
adımında mucizeler gerçekleşiyor... Bu
yağmur dağları yıkıyor, ovaları, tepeleri,
vadileri, ağaçları, hayvanları, yerleşim
birimlerini temizliyor... Rüzgâr da temizlik
görevlisi... O da üfleyerek temizliyor her
yerin tozunu... Şehirlerde kullanılıp
kirlenen havayı alıp götürüyor, yerine temiz
hava getiriyor... İnsanın kirli elleri
kirletmemişse her yer tertemiz... Nerde
insan varsa orda kir var, pislik var... Yalnız
gökte ve yerde mi bu temizlik? Denizlere
bak, orada deniz canlılarının cenazelerini
temizleyen görevliler var... İçindekileri et
yiyici hayvanlar temizliyor, üste çıkanları da
martılar ve benzerleri... Ve daha bir sürü
temizlik erleri... Deniz de parlıyor insanı
âşık edercesine... Karaların kartalları,
akbabaları, karıncaları, bakterileri de birer
temizlik memuru... Nerde bir hayvan
cenazesi olsa gidip yiyor, çevreyi
kirletmesine engel oluyorlar... Şimdi uzaya
bak... Sürekli yıldızlar ölüyor, dev gibi
küreler yıkılıyor... Ama feza da tertemiz...
En uzak yıldızları bile teleskoplarla görmek
mümkün... Gök cisimleri tesadüflerle
hareket etmiyor, hepsi bir düzenin esiri...
Aksi halde dünyayı harap edecekti, senin
de o güzel başına taşlar inecekti... Temizlik
işleri bu kadar mı? Hayır, bitmedi... Çünkü
her yeri kaplayan bir iş, bir eylem var...
Tüm varlıkları kapsayan bir fiil... Allahın
“Kuddus” isminin varlık aynalarında
yansımasından söz ediyoruz... Evet,
temizlik fiilinin öznesidir, Allah... Bu iş için
de nice varlıklar yaratmış... Yerleri, gökleri,
denizleri, uzayı temizletir, kendini temizlik
diliyle de tanıtır tanımak isteyenlere...
Şimdi sen kendini incele... Göz kapakların
nasıl da temizliyor gözlerini... Gözyaşında
eritici bir özellik var, gözüne giren tozu yok
ediyor... Sen de görebiliyorsun... Her an
kanın temizleniyor... Minnacık askerler,
alyuvarlar ve akyuvarlar her an hizmette...
Havanın zerreleri de boş durmuyor, kanı
temizliyor... Hepsi düzenli, uyumlu,
hikmetli... Bu işler hiç tesadüf eseri olur
mu? Görünmez bir el öyle bir düzen
kurmuş, öyle güzel işletiyor ki, her yer
temiz oluyor. Elbette temizlik fiili de bir
özne ister... Bir küçük ev bir ay
temizlenmese içinde durulmaz... Bir
fabrika da süprüntüler temizlenmese içinde
çalışılmaz... İnsan bir ay kendini
temizlemese yüzüne bakılmaz, kokusundan
yanına yaklaşılmaz... Peki, bir fabrikaya, bir
otele, bir büyük eve benzeyen şu görkemli
evreni, şu güzel dünyayı kim temizliyor...
Bütün varlıkların içini, dışını... Bir de
manevi kirler var... Şüpheler, kuşkular,
kuruntular... Ve günahlar... Bunlar da
kalbin, ruhun kirleri... İnsanı iç sıkıntısına
iten paslar... Bunalıma sürükleyen
karanlıklar... Onları temizleyen de, Allah...
Yeter ki arınmak istesin insan, pişman
olsun, tevbe etsin... Kuddus ismi orada da
tecelli ediyor, beliriyor, görünüyor... Bize
maddi yağmurlar gerek temizlenmek için...
Ve manevi yağmurlar, kalbimizin kirlerini
silecek...
 
Ömer Sevinçgül