31.05.2013

Hekimoğlu İsmail'in kaleminden..



Beğenilmek uğruna ,
Allah ’ a isyan ettiğimiz
oluyor mu ?
İhlasın özü bir işi Allah rızası için
yapmaktır. İnsanın duyguları çeşitli olduğu
için beklentileri de çeşitlidir. Belki onlarca
beklentisini bir kenara iterek yalnız ve
yalnız Allah rızası için ibadet edecek.
...
Allah’a kul olmak isteyen Müslüman,
şartlar ne olursa olsun Allah’a itaat
edecektir. Yapması gereken işin gelir-
giderini, zarar-faydasını hesap etmeyecek,
“Allah böyle emretti, ben de böyle
yapacağım! Gerisi ne olursa olsun.”
diyecektir. İşte böyle düşünülürse, her
Müslüman bulunduğu yerde tuba ağacı
olur. Meyveleriyle, yani Allah için attığı
her adımla bulunduğu ortamda herkese
örnek olur, İslamiyet’i sevdirir.
İslamiyet’e ayna tutabilmek ve İslam’ı
temsil edebilmek en yüce mertebedir.
Zerre kadar ihlaslı amel, batmanlarla
ihlassız amelden üstündür. Fethullah
Gülen Hocamın buyurduğu gibi; “Amel bir
cesetse, ihlas onun ruhudur.” Yani ihlasla
yapılmayan amelin bir kıymeti yoktur…
İhlasla yapılan her iş devam eder,
bereketli olur. Bu şuurla çalışan insan
yorgunluk, bıkkınlık hissetmez. Hissetse
de o badireleri atlatır. Çevresindekilere
küsmez, beklentilerini sıfırlar ve kendini
reklam etme sevdasına düşmez. Şimdiye
kadar pek çok kişiyle müşterek
çalışmalarım oldu. Münakaşa ve ihtilaflara
en çok sebebiyet verenlerin, kendini
göstermek sevdasına düşenlerin
sivrilmeleri olduğunu gördüm. Bir
arkadaşa, “Şu işi şöyle yapsan daha iyi
olur.” dediğimizde bile canı sıkılıyor, “Ben
biliyorum!” diyor. Çünkü insanda kendini
beğendirme, üstün olduğunu gösterme,
insanları yönetme duygusu vardır. Belki
uzun tecrübelerin ve kemalatın sonunda
bu halden vazgeçebilir…
İnsanların ekserisi beğenilmek ister.
Bunun için herkesin hoşuna gidecek şeyler
yaparlar. Mesela modaya uyup kendini
halka beğendirmeye uğraşır. Halk, Hakk’a
isyan etmişse, o da bu isyana katılır. Hem
Allah der, hem de beğenilmek uğruna
Allah’a isyan eder. O’nun emirlerini
dinlemez, cemiyetin isteklerine ayak
uydurmaya çalışır. Çoğu kere evler, halkın
istediği gibi döşenir. Komşuda, akrabada
olan eşyalara imrenilir. İhtiyaç olanı değil,
süs eşyasını almak için olur olmaz borçlara
girilir. Bazen din feda edilir; karşılığında
mal-mülk alınır. Bunun tek sebebi, kendini
beğendirmektir…
Sokaklar, kendini beğendirmek isteyen
insanlarla doludur… Kıymetsiz kişilere,
kendimizi beğendirmek isteriz. Takdir ve
tebriklerinden memnun oluruz. Alkışlarını
en büyük hediye olarak kabul ederiz.
Başkalarının onayını alınca, dünyalar bizim
olur. Fakat “Allah bu halime ne diyor,
Allah bu halimden memnun mu?” Bunu
çok kere düşünmeyiz…
Şimdi şu yaşımda düşünüyorum da; 80
senelik ömrümde Allah için bir şey
yaptımsa o bana yeter. Yapmadımsa, kimi
memnun etmeye uğraştıysam onu da
memnun edemeden ahirete gideceğim…
Çünkü mesele çok net; Peygamber
Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurmuş ki: “Ameller
(başka değil) ancak niyetlere göredir;
herkesin niyeti ne ise eline geçecek
odur.”
 
 
Hekimoğlu İsmail dede..