14.05.2013



Derdi bal olanin, sabri dag olacak...

Sen sadece bal yapmayacaksin ki, ey kovan hasretiyle yanarken bile güzellikleri gönül havaninda dövüp, akillara durgunluk verici mahsule çevirmesini bilen ari. Sen petegine kâinati sigdirip,kanatlarinda arsi tasimanin örnegini verecek, kondugun her çiçegin lisanini çözmeye çalisacaksin.

Çiçeklerin narin yapraklarina buseler kondururken onlara sevgi sicakligini kana kana tattiracak, köklerin kara topraktan emdigi suyu, havadan bir nefes, günesten bir yudum alarak, o güzel kokuya, o muhtesem renge ve o tarifsiz tada dönüstüren nebatin özünde, Yaratan’in gücünü bulup tefekküre dalacaksin.

Tefekkürü, zerrede ALLAH’i bulma, görme, tanima ve kavrama sanati olarak göreceksin.

‘Çözümü varsa ben çözer, yolu varsa ben bulurum.’ diyeceksin.

Ne yolunun üstündeki engelleri kaldirmakta basiretsiz gördügün dünü suçlayacak, ne de, ‘Yeter artik gerisini de benden sonra gelen yapsin!’ kolayciligina kaçacaksin.

Çünkü sen ideal dava eri olmanin üstün vasiflarini üzerinde tasiyorsun ve yüklendigin bu mukaddes yük,

Her durdugunda sirtinda saklayan bir kamçi,

Her adiminda sana bu yükü yükleyenin sevgisini katre katre sunan bir kâse,

Her yorgunlukta seni teselli eden efsunlu bir dokunus olacak.

Yolunun üstüne her zaman, usaresi bol çiçekler çikmayacak tabi. Nice kuru dikenlerden bir zerre bal almak için gezecek, yüzün gözün tirmiklar içinde dönecek, ama ‘Eyyüp sabrindan’ bir nebze sergilemenin heyecanini, lezzetini yasayacak, yüzündeki her çizigi, gayretinin silinmez sahidi olarak serefle tasiyacaksin.

Üzülme, gün gelip, sana balin zerresini vermemekte direnen nebat, bahtsizligina yanacak.

Isin zor, yükün agir, fakat bu, imkânsizi lûgatinden silenler için mühim degil. Her güzel is için kollarini sivadiginda, bir hain el, göz kapaklarina kilolarca agirliktaki uykuyu asacak.

Üst kirpik, alt kirpikle yillardir hasret çeken sevdalilar gibi bulusacak. Birbirinden ayrilmamak için sarilacak.

Yüklendigin misyonun büyüklügünü düsünerek, kirpiklerini birbirinden ayirmaya, göz bebegine, vazifenin üstünde çalisabilecek bir aralik açmaya gayret edecek ve mutlaka basaracaksin. Gecelerin ilerleyen vakitlerinin derin karanligini aydinliga çeviremeyen hiçbir gayret basariya imza atamaz.

Çilesinin doruguna çikmadigin hiçbir davadan netice bekleme, zîrâ Rabbim, izdirabini yasamadigin, külfetini çekmedigin nimeti nasip etmez.

Korkma, yanina vardigin, üstüne kondugun ve çiçeklerine buse kondurdugun hiçbir bitki senden incinmeyecek.

Sen, misafiri eli bos çevirmemek adina sana kucagini açan her bitkinin çogalmasina, gümrahlasmasina vesile olacaksin. Sana damla veren, senden derya kazanacak. Her ne kadar yaptigin baldan, usaresini aldigin çiçekler degil, baskalari istifade edecek ise de, sen de çiçeklerin seni tanimasina ve çogalmalarina vesile olacaksin.

Ucuz kahramanliklara asla iltifat etmeyecek, gün gelip ejderhalarin üstüne yürüyecek, gün gelip yaban arilarinin uzagindan sivisacaksin. Sana, misyonuna zarari olan hiçbir zevkin içinde olmayacak, tûl-i emelle dolmayacaksin.

Ve bu sabrinin karsiliginda, kara bir kovanin içinde, hesap makinesiz, metresiz, cetvelsiz, gönyesiz, iletkisiz, logaritmasiz, türevsiz, integralsiz, hep birbirinin ayni mükemmel altigenlerinle akillara durgunluk veren bir eser ortaya koymanin huzuruyla ödüllendirileceksin.

Sadece sekille mi?... Hayir, lezzet üretmek üzere kurulan fabrikalari kiskandiran bir tatla, kokuyla, kivamla, besin degeri ve kalori özelligiyle dilleri susturacak, baslari döndüreceksin.

Ve herkes anlayacak ki; ari sabri olmadan bal yapilamaz...

Ve yine herkes anlayacak ki; derdi bal olanin, sabri dag olacak...