16.07.2011

ORUÇ'un Bedene Tesiri

Dr. Münir Derman Hazretleri anlatıyor.
İslâmların en büyük ibadetlerinden biridir ki, hiçbir veçhile içine riya giremez.
Bu ibadetledir ki, insan ruhu, maddi bağlarından muayyen bir müddet için ayrılarak manevi bir inşirah ve istirahata çekilir.
Hazret-i Resûl'e vahy olunan Kur'ân-ı Kerim'in bildirdiğine göre oruç, Allah'ın, kendisine inanan ve tapanlara bir emr-i mübarekidir.
Gün doğmadan başlayan, güneş batıncaya kadar her türlü yeme ve içmeden, telezzüz-ü şehvaniden kendisini kendi kendine men'eden oruçlu bir insanın selabet-i ruhiye ve ruhaniyesi önünde hiçbir mantık eğilmeden kendisini geri alamaz.
Orucun maddi bakımdan vücut makinasına yaptığı büyük tesiri kısaca mütalaa edersek; yiyeceksiz kalış, ilk önce açlık duygusunu uyandırır, bazen sinir bozukluğu ve nihâyet yorgunluk hissini ortaya atar.
Daha çoğu ruhi ve daha azı maddi gibi görünen bu rahatsızlıklar vücut makinasında ehemmiyetli olan birtakım gizli vücut çalışma hadiselerini tahrik eder.
Karaciğerdeki şekerler, deri altındaki tabakalar ve adaledeki yağlar, beze ve karaciğer hücrelerinde proteinler harekete geçerler.
Bütün uzuvlar, maddelerini, iç muhitin ve kâlbin tamamiyetini muhafaza için, feda ederler.
Bu suretle bir sene durmadan ve dinlenmeden çalışan insan makinası, nesiçlerini temizler ve değiştirir.
Bu değişme bir senelik yorulan ve kendisinde kimyevi birtakım maddeleri biriktiren uzviyetin insan ruhiyatı ve arzularına bağlı bazı itiyat ve isteklerini değiştirir; yerine daha taze, daha canlı, ruh ve madde çalışma sistemini husule getirir.
Hastalıklarda, hekimlerin tavsiye ettiği istirahat, hasta uzviyetinin normal vaziyetini alması için vücudun hücrelerine yeniden bir hız vermekten başka bir gayeye matuf değildir.
İnsanın farkına varmadığı uzviyetinin hücre ve nesiçlerinin bir senelik yorgunluğu, ancak oruç ile, temizlenmek ve kuvvet bulmak imkanına sahip olur.
Günün erken saatlerinden başlayarak, 12-14 saat aç duran bir uzviyetin maddi çırpınışı ile onun taşıdığı ruhun bir rahatlık deryası içinde çalkanışını, bu uzun saatlerin sona ereceği dakikalarda, duymak ve ondan ruhani bir zevk hissesi koparmak itiyad-ı diniyesine malik insanlara, ne mutlu.
12-14 saatlik bu alışkanlığın verdiği ruhani zevk tarif çerçevesine ve tavsife sığmaz...
Ruh adeta cesede küçük bir işleme kabiliyeti bağı bırakarak namütenahi kainatın ihtizazları içine karışıyor...
Fakat bu ihtizazlar ancak kamil, bilgi ve ilim peşinde koşup onun verdiği büyük kuvvetle yoğrulmuş kafa taşıyan Müslüman insanlarda kendisini hissettirir...
O halde oruç; insan ruhunun uzviyetine bir hız veren taahhüdüdür.
Kur'ân-ı Kerim'e göre:
İlâhi ve beşeri her taahhüt mukaddestir.
O halde hakiki oruçlu olan insan, mukaddes uzvi ve ruhi bir durum almış olacaktır.
Buraya kadar fertler topluluğunun emr-i İlâhi olarak yapmaları istenen büyük sıhhi ve ruhi kaideler teşrih edildi.
Bu umumi kaideler içinde fertlerin teker teker yükselme istidat ve arzusunu taşıyanlara ait öğütleri bulup çıkaracağız.
Hicret vukua gelmeden evvel Medine'de fevkalade çok sıtmalı mevcuttu.
Senede yüzlerce kişi sıtmadan ölür ve ıstırap çekerdi.
Resûl-i Ekrem Medine'yi teşriflerinde Medine'nin etrafını çok bataklık görmüş ve sıtmanın bu sulak ve pis yerden geldiğini söyleyerek bu işe önayak olarak bir defasında 30 bin hurma fidanı diktirmiştir.
Ve bataklıkları kurutmuştur.
Ebu'l-Berekat'ın kitabında yazılıdır:
"Bir yerde hastalık çıktığı zaman o yerde bulunuyorsanız başka tarafa gitmeyiniz, başka yerde hastalık varsa o tarafa da, seyahat etmeyiniz." buyurarak ilk karantina usulünü vaz'eden Cenab-ı Peygamber'dir.
Bütün hastalıklarda himye, yani perhizi musirrane tavsiye eden bütün devaların başı budur, diyen Ulu Peygamber'dir.
Allah'ın takdir buyurmuş olduğu ömrü rahat yaşamak, huzur içinde geçirmek, rıza-i İlâhiyi kazanmak için şunlara kat'iyyen riâyet ediniz, buyuruyor:

Daima taze yemeklerden yiyiniz,
Çok sıcak ve çok soğuk yemeyiniz.
Çok çiğneyiniz, yavaş yemek yiyiniz,
Yemeğe oturmadan ellerinizi yıkayınız,
Daima yemekten iştihalı olarak kalkınız, çok yemeyiniz.
Yemeklerde çok su içmeyiniz.
Kışın daha ziyade yağlı yemekler, yazın serin yiyecekler ve sebze yiyiniz.
Yemeklerinizde hurmayı eksik etmeyiniz.
Üzüm, hurma, zeytin Allah'a şükretmek için size afiyet ve kuvvet verir.
Yorulduğunuz zaman tatlı yiyiniz.
Kırık, çatlak kaselerde yemek yemeyiniz, su içmeyiniz.
Yemeklerde daima neşeli olunuz. Yalnız yemek yemeyiniz.
Yemekten sonra daima dua ederek şükrediniz.
Ayda birgün muhakkak oruç tutunuz, vücudunuz dinlensin.
Bal yiyiniz, bin derde devadır.
Bu tavsiyeler binlercedir.

Okuyucularıma bu tavsiyeler gâyet basit gelecektir.
Fakat 1300 sene evveline bir seyahat ederlerse akıl durduran bir hadise ile muhakkak karşılaşacaklarını anlayacaklardır.
Bunlardan hiçbiri bugün değişmemiştir.
Değişemez ve değiştirilemez de...
Bu kadroya giren her hadise büyük, cihanşümul ve İlâhi olur.
Son senelerin keşifleri dünya tıbbını değiştirmiş, yeni bir devre sokmuştur.